bugün
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi12
- düz dünyacıların güneş tutulmasına bakışı10
- ben bu davanın savcısıyım9
- mustafa sandal'ın 1 mayıs paylaşımı11
- suriyeliler suriye'ye dönsün14
- sözlüğün en götü güzel kızı21
- düşün ki o bunu okuyor14
- iğrenç bir his tarif et27
- sel felaketinin nedeni cehapedir10
- 1 mayıs10
- icardi190516
- uludağ sözlüğe nasıl düştünüz31
- ahirette sorulacak ilk soru9
- türkiye de 120000 atatürk heykeli olması16
- memesi küçük olmak16
- oksijensizsu14
- güne bir şarkı bırak14
- anın görüntüsü16
- emmanuel emenike15
- 1 mayıs 2024 borussia dortmund psg maçı10
- uludağ sözlüğün bitmiş olması23
- insana kendini kötü hissettiren şeyler20
- sözlük kızlarını kategorize eden utanmazlar18
- kocamsunun hazırladığı sürpriz15
- tilki ailesi9
- karınıza kaşarlı poğaça yapar mısınız12
- japonyada düşen insana yardım edenler12
- vahdettin'e hain diyenleri susturacak tarihi belge42
- club'a gidiyor musun diyen erkek9
- hamas bir terör örgütüdür15
- sözlük erkeğinden damat olmaz30
- temizlik hastası eşle sevişme öncesi diyaloglar14
- 30 nisan 2024 bayern münih real madrid maçı24
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız8
- fatih terim'in yuhalanması16
- sürekli milletin entrylerini eleştiren tip11
- crop giyen erkek11
- nazar değdi sözlük12
- 1 m dolara bu bebeğe sertçe tokat atar mısınız12
- true'nin porno arşivi kaç gb9
- bir sözlük yazarını kaşır mısınız8
- herkes güncel fiyatını yazabilir mi9
- en yaşlı özelliğiniz9
entry'ler (356)
hapis falan yetmez bu orospular itlaf edilmeli.
iftar vaktinden yaklaşık 1.5 saat önce verilen siparişte, iftardan 5 dk önce gelmesi istenen pizzayı iftardan 25 dk sonra getiren ve 5 kuruş almadan bırakıp giden pizzacı. lezzeti de dominosu 3'e 5'e katlar. yada bedava bal tatlı geldi. bilemedim.
adının kısaca o.ç. olması...
tanrıda ki mizah anlayışı kimse de yok beyler. *
tanrıda ki mizah anlayışı kimse de yok beyler. *
32 yaşında gencecik bir kadın, üstelik arkasında anne sevgisine muhtaç 2 yaşında bir bebek bırakarak aniden ölmüş, bir takım orospu çocukları da gazetenin çay ocağında yaptıkları otopsi sonucu ölüm nedeninin alkol olduğuna karar vermiş.
ne de olsa ölüm, sadece sizin tasvip etmediğiniz hayatlar yaşayan kişilerin başına gelen ilahi bir cezadır.
ne de olsa ölüm, size hiç uğramayacak...
(bkz: defne joy foster)
ne de olsa ölüm, sadece sizin tasvip etmediğiniz hayatlar yaşayan kişilerin başına gelen ilahi bir cezadır.
ne de olsa ölüm, size hiç uğramayacak...
(bkz: defne joy foster)
http://www.tarkan.com/klip.html
bir alex.. pardon bir ölürüm sana değil tabi ama yine ne varsa tarkan da var.
bir alex.. pardon bir ölürüm sana değil tabi ama yine ne varsa tarkan da var.
(bkz: aa bu benim lan)
anlayanlar anlamayanlara anlatsın lütfen.
o ne lan öyle uyan, bi'daha uyan, sonra yine uyan. matruşka gibi rüyalar falan. sevmedim.
anlayanlar anlamayanlara anlatsın lütfen.
o ne lan öyle uyan, bi'daha uyan, sonra yine uyan. matruşka gibi rüyalar falan. sevmedim.
4. sınıfta türbanlı öğrenci bulunmadığından hocaların türban protestosundan nasibimizi alamadık son sınıflar olarak. havada güzel, bu yazdan kalma günlerde ders çekilmiyor zaten. yarın itibariyle hidayete ererek örtünmeyi planlıyorum.
durakta sadece el ele tutuşan çiftlerin bile sert bir dille uyarıldığı ülkede ucuz kurtulmuş gençtir.
--spoiler--
madde 38. evlilik teklif ederken dikkat edilmesi gereken hususlar
çocukken bir arkadaşım vardı sadece ön dişlerini fırçalardı. arka taraftaki dişler nasılsa fazla gözükmüyor diye. o zamanlar garip geliyordu bu davranışı ama neden öyle yaptığını şimdi anlıyorum. çürümeyi kimsenin taktığı yok aslında, çürümekten zevk alıyoruz. yeter ki o çürükler görünür bir yerde olmasın. bize bir şey öğretebilecek tek hoca var, utanç. yirmi küsur yıl okuduk, yüzlerce hoca gördük, hangileri aklımızda kaldı, bizi en çok utandıranlar. bütün sınıfın önünde yüzün kızardığında aldığın dersi en süper okulları bitirdiğinde alamazsın. sınıfın en tembeli bile olsan orada idrak edilmesi güç bir sırra vakıf oluyorsun çünkü. esaslı bir bok yediğinde, çürükler ortaya çıktığında yani, bütün toplumun sana karşı nasıl tek yumruk olduğunu orada öğreniyorsun. toplum derken anne baba da dâhil buna. en sevilen haber ne, çocuğunu kolundan tutup polise teslim eden baba. yahut çocuğunu polisin elinden alıp dövmeye devam eden anne. gazetecilerin kafası genelde az çalışır. çok fazla bilgi akışı var çünkü; motor hararet yapıyor, sentez yeteneklerini kaybediyorlar. ama bu mesleki deformasyona rağmen bütün basın mensuplarının çözdüğü bir sır var. en sahici hikâyenin en çürük hikâye olduğu sırrı. çocuğunu polise teslim eden ana baba haberinin neden rağbet gördüğünü çok iyi biliyorlar. karısını polise teslim eden koca haberi böyle rağbet görmez ama. kocasını ele veren kadın haberi de. hırsızın karısıdır artık o yahut katilin kocasıdır. doğal suç ortağıdır. o ittifakı hiçbir ihanet bozamaz, hiçbir devlet bozamaz. çünkü evliliğin temel prensibi bu, yardım ve yataklık etmek. belki de insanlar topluma karışmak için değil, topluma karşı iki kişilik bir savunma hattı kurmak için evleniyorlardır. belki de çürümeyi paylaşmak için. kim bilir. bir seferinde evlilik teklif etmiştim. evet ya da hayır gibi rutin bir cevap bekliyordum ama başka bir soruyla karşılaşmıştım. neden? beraber çürümek yalnız çürümekten iyidir. bunun içindi. bunu söyledikten sonra kabul ettirmesi zor tabii.
--spoiler--
madde 38. evlilik teklif ederken dikkat edilmesi gereken hususlar
çocukken bir arkadaşım vardı sadece ön dişlerini fırçalardı. arka taraftaki dişler nasılsa fazla gözükmüyor diye. o zamanlar garip geliyordu bu davranışı ama neden öyle yaptığını şimdi anlıyorum. çürümeyi kimsenin taktığı yok aslında, çürümekten zevk alıyoruz. yeter ki o çürükler görünür bir yerde olmasın. bize bir şey öğretebilecek tek hoca var, utanç. yirmi küsur yıl okuduk, yüzlerce hoca gördük, hangileri aklımızda kaldı, bizi en çok utandıranlar. bütün sınıfın önünde yüzün kızardığında aldığın dersi en süper okulları bitirdiğinde alamazsın. sınıfın en tembeli bile olsan orada idrak edilmesi güç bir sırra vakıf oluyorsun çünkü. esaslı bir bok yediğinde, çürükler ortaya çıktığında yani, bütün toplumun sana karşı nasıl tek yumruk olduğunu orada öğreniyorsun. toplum derken anne baba da dâhil buna. en sevilen haber ne, çocuğunu kolundan tutup polise teslim eden baba. yahut çocuğunu polisin elinden alıp dövmeye devam eden anne. gazetecilerin kafası genelde az çalışır. çok fazla bilgi akışı var çünkü; motor hararet yapıyor, sentez yeteneklerini kaybediyorlar. ama bu mesleki deformasyona rağmen bütün basın mensuplarının çözdüğü bir sır var. en sahici hikâyenin en çürük hikâye olduğu sırrı. çocuğunu polise teslim eden ana baba haberinin neden rağbet gördüğünü çok iyi biliyorlar. karısını polise teslim eden koca haberi böyle rağbet görmez ama. kocasını ele veren kadın haberi de. hırsızın karısıdır artık o yahut katilin kocasıdır. doğal suç ortağıdır. o ittifakı hiçbir ihanet bozamaz, hiçbir devlet bozamaz. çünkü evliliğin temel prensibi bu, yardım ve yataklık etmek. belki de insanlar topluma karışmak için değil, topluma karşı iki kişilik bir savunma hattı kurmak için evleniyorlardır. belki de çürümeyi paylaşmak için. kim bilir. bir seferinde evlilik teklif etmiştim. evet ya da hayır gibi rutin bir cevap bekliyordum ama başka bir soruyla karşılaşmıştım. neden? beraber çürümek yalnız çürümekten iyidir. bunun içindi. bunu söyledikten sonra kabul ettirmesi zor tabii.
--spoiler--
"şimdi bu konuyu tam kavrayamayanlar olabilir. merak etmeyin dersi ikinci, üçüncü alışınızda pekişir." * *
verilen tepkiyi anlamakta zorlanıyorum açıkçası.
bu diziden önce toplu tecavüz vakalarına rastlanmıyordu çünkü bu memlekette. gerek bilinç düzeyi yüksek nezih toplumumuz olsun, gerek yasal yaptırımlarımız olsun, çok süpersonikler ama işte hep televizyondan canım, evet. şeytan icadı.
kimse çıkıp yasalarımız şöyle etkili böyle tepkili de demesin.
12 yaşında kıza bir hayvan sürüsü tecavüz etsin, mahkeme tam 7 yıl sürsün ve 7 yıl sonunda bu sürüden bazı yaratıklara yalnızca 1 (yazıyla bir), evet sadece bir yıl ceza verilsin. sonra yargının bu kifayetsizliği mizah dergilerinin kapak konusu olsun, gülelim eğlenelim diye alınan dergi insanın tüm gününün içine etsin. böyle bir ülke burası. uyanın.
barda filmini bilirsiniz çoğunuz. hatta hikayede gerçek bir olaydan esinlenildiğini de belkide. hatta film vizyona gireceği sırada bir gazetenin hafta sonu ekinde yönetmenle yapılmış röportajın yan sayfasında olayın gerçek mağdurlarından biriyle yapılmış röportajı da okuyanınız vardır elbet.
sıradan bir hafta sonunda testlerden kafamı kaldırıp, sinemada ne var ne yok bakmak için gazeteyi okumaya başlamıştım. olay çok ürkütücüydü ama şununla yüzleşene kadar pek bir şey hissetmemiştim;
olay ankara'da gerçekleşmişti, birkaç ay sonra üniversiteyi kazanıp gitmeyi planladığım ankara, kızlardan biri 18 yaşındaydı, benim birkaç ay sonra olacağım yaşta... kanım dondu.
17 yaşındaydım, ilk fırsatta ülkeyi terk etme planları yapmıştım. bu ülkede yaşanmazdı. mağdurların neredeyse hepside zaten olaydan sonra çekip gitmişlerdi. en doğrusunu yapmışlardı.
sonra aradan 4 yıl geçti fatmagül'le ilgili facebookta espriler yapan güruha dahil oldum bende. böyleyiz biz, unutkanız, iğrençlikleri kanıksamaya, kandırılmaya, unutmaya meyilliyiz. çoktan yozlaştırmışız her türlü kültürel, kutsal, dini değeri. işimize geldiği gibi eğip bükmüşüz. asıl suçlu kadınlar üstelik. "o erkektir, yapar"ı erkeklerden daha çok benimseyen kadınlar. bu düsturla evlat yetiştiren kadınlar. erkekleri kadınların tepesine çıkaran bunca şımartan kadınlar.
bırakın şimdi diziler üzerinden günah çıkarmayı, şuna buna suç atmayı, biz kötüyüz arkadaşım. kötü.
bu diziden önce toplu tecavüz vakalarına rastlanmıyordu çünkü bu memlekette. gerek bilinç düzeyi yüksek nezih toplumumuz olsun, gerek yasal yaptırımlarımız olsun, çok süpersonikler ama işte hep televizyondan canım, evet. şeytan icadı.
kimse çıkıp yasalarımız şöyle etkili böyle tepkili de demesin.
12 yaşında kıza bir hayvan sürüsü tecavüz etsin, mahkeme tam 7 yıl sürsün ve 7 yıl sonunda bu sürüden bazı yaratıklara yalnızca 1 (yazıyla bir), evet sadece bir yıl ceza verilsin. sonra yargının bu kifayetsizliği mizah dergilerinin kapak konusu olsun, gülelim eğlenelim diye alınan dergi insanın tüm gününün içine etsin. böyle bir ülke burası. uyanın.
barda filmini bilirsiniz çoğunuz. hatta hikayede gerçek bir olaydan esinlenildiğini de belkide. hatta film vizyona gireceği sırada bir gazetenin hafta sonu ekinde yönetmenle yapılmış röportajın yan sayfasında olayın gerçek mağdurlarından biriyle yapılmış röportajı da okuyanınız vardır elbet.
sıradan bir hafta sonunda testlerden kafamı kaldırıp, sinemada ne var ne yok bakmak için gazeteyi okumaya başlamıştım. olay çok ürkütücüydü ama şununla yüzleşene kadar pek bir şey hissetmemiştim;
olay ankara'da gerçekleşmişti, birkaç ay sonra üniversiteyi kazanıp gitmeyi planladığım ankara, kızlardan biri 18 yaşındaydı, benim birkaç ay sonra olacağım yaşta... kanım dondu.
17 yaşındaydım, ilk fırsatta ülkeyi terk etme planları yapmıştım. bu ülkede yaşanmazdı. mağdurların neredeyse hepside zaten olaydan sonra çekip gitmişlerdi. en doğrusunu yapmışlardı.
sonra aradan 4 yıl geçti fatmagül'le ilgili facebookta espriler yapan güruha dahil oldum bende. böyleyiz biz, unutkanız, iğrençlikleri kanıksamaya, kandırılmaya, unutmaya meyilliyiz. çoktan yozlaştırmışız her türlü kültürel, kutsal, dini değeri. işimize geldiği gibi eğip bükmüşüz. asıl suçlu kadınlar üstelik. "o erkektir, yapar"ı erkeklerden daha çok benimseyen kadınlar. bu düsturla evlat yetiştiren kadınlar. erkekleri kadınların tepesine çıkaran bunca şımartan kadınlar.
bırakın şimdi diziler üzerinden günah çıkarmayı, şuna buna suç atmayı, biz kötüyüz arkadaşım. kötü.
aşk-ı memnu finali tartışılırken, "ha evet ya, aşk-ı memnu mu ne, o ne ya?" diye soran adam gördü bu gözler. tey tey. kendisinin uzaylı neyin olduğundan şüphelenmekteyim.
havalandırma sistemi olmayan mekan.
vize ve final dönemlerindeki o kalabalıkta oksijensizlikten geberip gitmeyi göze alabilirseniz, ders çalışmak için idealdir. en üst kattaki salonsa vize ve final dönemleri dışında kilitli tutulur. gider kapıdan dönersiniz, olmayan ders çalışma şevkiniz de kırılmış olur.
vize ve final dönemlerindeki o kalabalıkta oksijensizlikten geberip gitmeyi göze alabilirseniz, ders çalışmak için idealdir. en üst kattaki salonsa vize ve final dönemleri dışında kilitli tutulur. gider kapıdan dönersiniz, olmayan ders çalışma şevkiniz de kırılmış olur.
çekilen ikinci klibinde tuğba ekincinin oynadığı şarkı.
ferhat göçer'in üzerine yattığı güzel ama az bilinen şarkılar kervanına katılmıştır. lanet olsun.